23 Eylül 2008 Salı

Tezkire-i Sultanî


Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum elyazması metinlerin soluk satırlarında. Bulamadım sevgili. On sekiz bin âlemden haber bekledim güvercin oluklarda. Talik bir levhanın önünde cülüslerle hatmettim seni. Rik’aların arasında derledim hüzün gibi gönlümde çakılı gözlerini.

Sevgili… Senden evveldi. Seni arıyordum nerede arayacağımı bilmeden çaresizce. Söze Dehhânî’yle mi başladın sevgili? Aharanmış dokuz parça gazelin arasından seçtim ilkin ismini. Baykara meclislerinde Ali Şir’le mi söyleştin sevgili? O mu öğretti sana aşkın hamsesinin altı mesnevilik özgeçmişini? Yunus mu emretti gönlümde ebed-müddet yer etmeni? Ya Şems sevgili? Şems’le mi söyleştin Mesnevi’nin yedinci cildine nakşettiğin dost ismini? Toza bulanmış bir Bağdat gecesinde Fuzûlî ve Bâkî gibi demleyip mi öğrendin hoş sohbetin kırklama şekerini? Muhibbî mi muştuladı sana aşkın Hürrem dilinde vazgeçilmezliğini?

Sevgili! Nef’î’den mi öğrendin sözlerini bilemeyi ve Nâbî diliyle mi hayrettin Hayriyeler dolusu güzel söz derlemeyi? Sevgili! Şeyh Galip mi söyledi Hâmuşân’dan bir nefer gibi sessiz kalıp sessizlikle söyleşmeni?

İlmek ilmek dokudular seni. Cımbız cımbız çekip divanların arasından seni, nakşettiler sevgili. Senden evveldi. Seni arıyordum henüz. Elbirlik olup senin resmini çizdiler gönlüme tezkirelerin sararmış sayfalarından. Divanıma girizgâh ol sevgili ve duâlarımın hitâmında bir gülüş…

Ben sevmedim seni. Bana seni sevdirdiler sevgili. Sevgili… Senden evveldi senin bana sevdirilişin. Şâir-i âzâmlar ve Tezkire-i Şuârâlar öğretti bana seni nasıl sevmem gerektiğini. Sen o satırlarda bulduğum göz, hüsn ü hatların arasından çıkardığım nakış ve taç beyitlerde bulup hıfzettiğim isimsin gönlümde. Sözler benim değil sevgili.

Sevgili… Senden evveldi seni sevişim. Sen Yunus olmasan, Şems’e yol bulmasan ve Fuzûlî’de soluklanmasan Galip gibi Hamuşân’da konaklamasan seni nasıl severdim sevgili?

Sevgili… Senden evveldi seni sevişim ve senden evveldi bana sevdirilişin. Sevgili… Sevgili…

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Şimdiye kadar okuduğum yazıların içinde en muhteşemi diyebilirim. Aşkın ezeli oluşu ve maddeye dönüşmeden evvel cisimden sıyrılmış haliyle kalplere nakşolunuşu. Divan şairleri de arka boyuta eklenince gerçekten kıskanılacak bir yazı ortaya çıkmış. Kalem, ehil ellerde olunca insan okumaktan öyle zevk alıyor ki. Kalem ehli biriyle tanıştığım için memnun oldum efendim. Allah kaleminizi daim etsin.

Gülser Kılıçtar

Adsız dedi ki...

Gülser Hanım'a katılmamak elde değil kardeşim. Güzel özetlemiş kendisi. Üstüne fazla söz söylemeye ne hacet. Yine muhteşem ve yine kırılan cam parçaları... Sesler boşlukta mı? Hayır... Allah sessiz çığlıkların içinde boğmasın. Yüreğine sağlık.
Ş.Sadi

Adsız dedi ki...

"ger derse fuzuli kim güzellerde vefa var aldanma ki şair sözü elbet yalandır" Üstad Fuzuli'nin beytini biri şöle değiştirmiş. "Şair ne kadar gitse de, bizlerde kalandır, Aldanma ki şair sözü, elbet yalandır" Şairin sözü yalan mıdır değil midir bilinmez ama sözlerin mutteşem olduğu besbelli. çok beğendiğim bir üslup bu. eski zamanları çağrıştırıyor bana ve cidden sanki bağdatın o tozlu sokaklarında leyla peşine düşmüş mecnun gibi hissettiriyor bana kendini. tebrik ederim şair. özellikle şair diyorum çünkü yazılarında inanılmaz bir şiirsellik var. kalemine kuvvet.

Mustafa Yıldır

İbrahim Meriç dedi ki...

Hayırlı günler. Tezkire-i Sultani isimli yazı facebook'ta arkadaşım tarafından paylaşıma sunulmuştu. Dikkatimi çekti ve okudum. Yazıyı, okumayı bitirdikten sonra yazının sahibini arasamda bulamadım! Arkadaşıma mesaj atarak yazının sahibini öğrenmek istesemde mümkün olmadı kendileride bilmediği için. Yanlız sizin adresinizi verme nezaketinde bulundular.

Sizi tanımadığım için haddim olmayarak yazının sahibi kim olduğunu öğrenmek arzusundayım..

Sevgiyle..

İSMAİL EMRE dedi ki...

İbrahim Bey, ilginiz için çok teşekkür ederim. Yazıların tamamı bana ait. ismail_atan@msn.com adresinden ileti gönderebilirsiniz. Tekrar teşekkür ederim.

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA