26 Ekim 2009 Pazartesi

Değmeyin... Değmeyin...




“Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok
Esûs ki gamdan beni âzâd edecek yok

Yâ Rab! Ne için zâr-ı Nigârı şu cihanda
Nâşâd edecek çoksa da dil-şâd edecek yok.”

(Nigâr Hanım)

Değmeyin efkârıma, hicranıma değmeyin. Değmeyin mihrabıma, sultanıma değmeyin. İsterse yakar ateşlerin içinde, hüsranıma değmeyin. Değmeyin fermanıma, padişahıma değmeyin.

Vurdular seni. Tam kalbime nişan alıp öylece toprağa serdiler seni. Kendi kanımla, kendi canımla beslediğim; bir nisan yağmurunun halvetiyle toprağımda su diye demlediğim; vurdular seni.

Vurdular seni, tam gönlüme nişan alıp vurdular seni. Zamanın ötesinden seslenişlerle sevdalarımı yollarına serdiğim ve bir mumun alevinde sabahımın ziyasını rüzgârına verdiğim, vurdular seni.

Değdiler sana ve vurdular seni. Adını andılar benden evvel. Adlarını andırdılar dillerine ve gözlerine yaşlar düşürdüler. Yaktılar seni. Hasrette bıraktılar ve bir uçurumun kenarına attılar seni. Değdiler sana, yüreğine dokundular benden evvel. Ateşin hârında kavurdular benliğini. Kırdılar ve yıldızsız bir semanın altında, saba rüzgârlarına saldılar seni.

Değdiler sana, gönlüne girdiler benden evvel. Şiirler söylettiler yüreciğine ve elem söylettiler dillerine. Üzdüler seni. Geceleri nöbette ve vuslatları hasrette koydular sen gözlerini yokuşlara dikmişken. Vurdular seni efendim. Benden evveldi vuruluşların. Değdiler sana efendim.

Şimdi ben değemiyorum sana. Sen onları unutmadan, ben kendimi anımsatamıyorum hasretlerimi yolladığım baharıma. Yollarından dönemiyorum efendim. Denizlerin kıyısına martı gibi vuruyorum kendimi. Bir dalganın köpüğünde bekletiyorum gözlerinin sitemini. Ketumluğunu özlüyorum efendim ve değemiyorum siyahına. Seslenemiyorum sana efendim. Ses edemiyorum ve karanlığa söz geçiremiyorum. Değdiler sana ve tam kalbime nişan alıp vurdular seni.

Şimdi bir feryâd vaktidir imdâdın olmasa bile.

Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok, esûs ki beni gamdan âzâd edecek yok. Değmeyin efkârıma, değmeyin hazanıma ve değmeyin baharıma. Sen benim için hem efkârsın, hem hazan ve hem hüzün sevgili. Bir baharsın gelişinle ve hüzünsün terk edişinle. Sen cânıma cânsın efendim, bir gülümseyişinle.

Değmeyin hicrânıma, değmeyin sultanıma, mihrâbıma değmeyin. Suretiyle yakan, merhametiyle yaktıran padişahıma değmeyin.

Değmeyin feryâdıma, imdâd edecek ummanıma değmeyin.

8 Ekim 2009 Perşembe

Cansız Öyküler, Kalemsiz Şiirler...


Bırak dedin şiirleri, şiirleri bir kenara bırak. Bana zamanın ötesinden, evvelin evvelinden gelen seslerle öyküler anlat. Sana öyküler dizdim sevgili. Şairlerin müstesna beyitlerinde saklanan, sırra kadem basamadan ayyuka çıkan ve sevdalıların gönüllerinde sırlanmadan dillere düşen öyküler.

Bırak dedin şiirleri, bana kendini anlat. Bana bezm-i elestte alnına yazılan öykünü anlat. Sana öykümü dizdim sevgili. Kalemin levhte gezinirken çıkardığı sesler gibi. Muhafaza edilmiş bir levhanın son satırındaki son çizgiye konulan nokta gibi. Cebrail’in ilk vahyinden, İsrafil’in nefesinden, Mikail’in şiddetinden ve Azrail’in gözlerinden fışkıran alevler gibi. Sana kendimi anlatırken aslında sana seni anlattım sevgili. Varlığın tekillikten çoğulluğa bürünüşü gibi anlattım seni. Tek olandan çıkan ve benken biz olan sevdaları anlattım sevgili. Sevdaların alnında parlayan nurlardan ve cesetlere can veren ruhlardan bahsettim sevgili. Ateşi gül bahçesi yapan, denizleri yaran asalardan ve ölülere can veren dualardan bahisler açtım. Tufan’ın şiddetini sana sakladım tıpkı içimdeki evrenin aydınlığı gibi. Zamanı geri sardım sevgili. Bir kuyunun dibinde ebabil kuşlarını bekledim yalnız başıma. Ürkek bir ceylanın gönlü gibi düştüm bembeyaz gömleklerin yakasına. Mısır’a sultan olamadım sevgili. Sen yokken yoktu hiçbir şey ve sen varken ben var olmayı bilemedim sevgili.

Kays’ı Mecnun yapan, Ferhad’a dağları oyduran, Yusuf’a mührü vuran ve Süleyman’a şehirler kurduran bendim sevgili. Sultanlara bile söz geçirirken sana bir türlü sevdamı geçiremedim sevgili. Sen öyküler dinlemeye devam et Bariha’nın dilinde. Bir çölün mateminde sen kendi yasını tutmaya devam et. Beklemeye devam et sevgili. Artık öyküler cansız kaldı ve öykülere can veren beyitler kalemsiz kaldı.

Bırak dedin ya şiirleri, bana öyküler anlat dedin ya! Şimdi bırakıyorum her şeyi. Ben kendimi sende yitirmişken, ben kendimi biz diye söylemişken, olmayan benin öyküsünü nasıl anlatırım sevgili. Özgür bırak da beni, anlatılsın öykün. Şiirleri sustur ama bendeki kendini susturma sevgili. Sevgili..! Susturma kendini.

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA