9 Eylül 2008 Salı

Gölgelere Karışmak



Gölgelerin içindeyim, başım önümde. Huzurunda bir bendeyim Efendim. Işıklar inerken gecenin karasından bedenim üzerine, ölümü paylaştırmak için sana yolladığım sevdalarımı bekliyorum. Bir rebabın selinde vahalara salınmış ahular gibi mestâne… Şehlâ rüyaların arkasına saklanmış bengisu özlemleriyle ateş taşıyan sözcükler tutuyorum önümde. Hüsn-ü Yusuf’tur rüyalarımda gördüğüm Efendim, sulusepken bir matemin kararan sinesinde. İpekten dokunmuş sesindir dinleyemediğim son şarkının son notası. Sadağında sevda yığınlarıyla gri bulutlara yağdırdığın ses, senin midir Efendim?

Çıkar siyahlarımı, bürün beyazlarına. Sesime ses ver ey tennurelerin beklediği sevgili. Âlem doğarken karanlıkların beşiğinden, karalara saldığın bahtımı aydınlat da gel. Buhurların dumanında burnuma sevdadan bir nebze şifayla gel. Üveys gibi geri dönmek için değil, Karan topraklarından aşkımı çoğaltmak için gel.
Çıkar siyahlarımı Efendim. Hasret kaldım gülüşlerine. Bir hazanın son demlerinde baharımla gel. Gölgelere büründüm Efendim. Sadağına azıcık aşkından ışık kat da gel.


1 yorum:

Adsız dedi ki...

Gölgelere karışmak... Resimlerle birlikte düşleyerek okuyunca ne kadar da anlamlı. Beklenenin gelmeyişi, bir türlü erçekleşmeyen kavuşmalar ve tıpkı Mevlana'nın şeb-i arus'u gibi zamanın yer değiştirmesi... Mükemmel bir yazı, mükemmel bir anlatı, mükemmel bir duygu yoğunluğu. Sayfanızı sık kullanılanlara ekliyorum izninizle.

Sena Bakırcıoğlu

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA