22 Şubat 2010 Pazartesi

Belagât.



Tecahül-i arif olacak gidişin ve gidişini, ben bu yüzden seveceğim…

Hüsn ü talil olacak terk edişin ve terk edişlere ben hep bu yüzden güleceğim.

Yaşamımda belagâtsin Efendim! Gerdanına benler kondurduğum bir sur. Gelişini kinayelere, gidişini tevriyelere gömdüğüm bir kusur… Yaşamımda bir manzumesin Efendim! Uyaklara mühürlenmiş bir çift göz ve terkiplerin arasına gömülmüş bir tutam yalnızlık… Beyt’ül gazellerime hazinesin Efendim! Taç beyitlerime bir mahlas…

Mahlasınla dön Efendim. Adını aşk koyduğum tacınla katıl gecelerime. Hülyalarıma gülümseyişinle dön Efendim. Sararmış bir bedenin toprağa yaklaşmasında saklı değil sevdalar. Ruhunu salıver sevdaya ve hüsn ü hattınla geri dön Efendim.

Teşbiplerden sâkıt oldu gönlüm, fahriyeler gömüldü bencilliklere. Cismine hayran olduğum ve iki kaşının arasında kendi nefsime kurban olduğum! Dön geriye. Kendi methiyenle alıp vur gene beni, beni gene erit âteş-i Aşk’ının tâ içinde. Hüsnüne hayran olduğum ve ellerinin cisminde kendi yalnızlığına gark olduğum, dön, dön geriye.

Kurumuş bir parça toprağa hayat verirken su, ben senin yollarını gözlüyorum ve bir yaprak yem verirken toprağa, bir gübre misali toprağa özümü veriyorum. Nesipler terk ederken bedenimi, ben Aşk’ın “a”sına ömrümü veriyorum. Şairlerin musarra beyitlerinden açıyorum gözlerimi ve Aşk’ın cismini her sefer sende seyrediyorum.

Efendim! Salıver de sevdana tutsak kalbini “âmennâ” desin diller. “âmennâ ve saddaknâ” diyiversin gönüller. Dilinin mührüne ve ketum sözlerine kurban olduğum. Ruhunu salıver sevdaya ve hüsn ü hattında dönüver Efendim!

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA