11 Ocak 2010 Pazartesi

Yoksun, Varsın...


Yoksun… Hep olduğun kadar ve hiç olmadığın kadar yoksun. Yaşayacağın kadar ve içimde yaşatamayacağım kadar yoksun. Yaratılmış olsaydın bulurdum seni, nefes üflenseydi sana ve bir beden biçilseydi ruhuna, bulurdum ya seni, yoksun.

Yoksun… Babasız bir çocuğun bayramları gibi boşsa yaşamım, konacak bir çiçek bulamayan arının kanatları kadar kuruysa sadağım ve rüzgârın taşıyacak bir bulut bulamayışı kadar durgunsa semalarım, yoksun.

Yoksun… Oğlunu toprağa vermiş bir ana gibiyse gözümde gözyaşlarım, kalemim öksüz büyümüşse senden uzakta ve bir dirhem çekirdeğe ulaşamayan yavru bir kuşsa kanatlarım, yoksun.

Yoksun… Yaşam zehirliyken sensizlikte, bir güneş bile doğmuyorsa gecelere, haramiler yolları kesiyorsa ve Ebrehe’nin ordusu fillerle saldırıyorsa vücuduma, çıkmıyorsan bir ebabil gibi, yıktırıyorsan içimdeki Kabe’yi, yoksun.

Yoksun… Gönlüme büthane yaptılarsa mezalimden, ruhuma mengeneler koydularsa hayalimden ve ışığa gölge koydularsa zülalimden, yoksun işte, yoksun.

Sen varsın sevgili! İçimdeki boşluk dolmuyorsa başkalarıyla ve hayalin geziniyorsa satırlarımda, sen, hiç olmadığın kadar ve hep olacağın kadar varsın. Varsın sevgili, hep varsın.

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA