tag:blogger.com,1999:blog-2051471121159767792024-03-14T00:32:13.946+03:00MİNE'L AŞK İLE'L HİCRÂN"BURASI, PERVÂNENİN ÇIRPINDIĞI YERDİR."İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.comBlogger58125tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-75056136497957470682010-04-12T12:07:00.003+03:002010-04-12T12:21:11.729+03:00Âh benim, âh ben'im...<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S8Lle2avx8I/AAAAAAAAAS4/EwyqYUV3WKQ/s1600/www_harikasozler_net_-_Patlama_3.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5459178016492996546" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S8Lle2avx8I/AAAAAAAAAS4/EwyqYUV3WKQ/s320/www_harikasozler_net_-_Patlama_3.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div>Düşümde gerçek olanım, gerçeğime düş kalanım. Yalnızlığıma ortak, çaresizliğime derman Efendim. Susmuş mesellerin, söylenmeyen destanların, anlatılmamış öykülerimin kahramanı. Mesnevilerde adı bir Yûsuf bir Züleyhâ, bir Hüsn bir Aşk olan Sevgili. Yazılmamış söylencelere sözcük sözcük dokuduğum, öykülerde görünmez suretiyle soyutluklara karışmış sevdam. Mısr’a Yûsuf olanım, Nil’e rahmet diye yağanım. Gecelerimin yedi kandilli Süreyyası, gündüzümün Şems’i, Efendim. Kasidelere bürde diye işlenen, nakış nakış minyatürleri aharlanmış zihnime çizilen Leylam. Simurg’un aynada suretini gördüğü, Anka’nın suretiyle kendine büründüğü, göklerimin güzellik güvercini, gülistânımın güle âşık bülbülü…<br /><br />Öyle bir yaktın ki… Görmedi bu yangını Nemrut bile. İbrahim, İbrahim olalı düşmedi böyle bir yangının içine. Kimseler yakamadı senin yaktığın ateşi. Kimseler ulaştıramadı bu yangını göklere. Ateşimde hâr, hârımda köz, közümde göğe ağan kıvılcımım, Efendim. İçin için yanarken kurumuş ağaçlar gibi yine senin ateşine susuyor bu yangın yeri. Sensizliğin korkusuna düştüğünden beri, yangınına yangın istiyor ateş evi.<br /><br />Ey adıma ateş olanım, adını alnıma ateşle yazanım,<br />Ey benim kâl’im, halimde ahvalim,<br />Beni benden söküp kendisi kılanım, ey!<br />Ey benim haline büründüğüm, ahvaline soyunduğum sevgilim!<br />Adını adımla yazmak dilediğim, dileğini dileğim bildiğim.<br />Düşüne koştuğum, gerçeğine koşulduğum, hayaline uyuyup melaline uyandığım, sevdam, cânım, sultanım, Efendim!<br />Sayfaların ortasında Züleyha misali çırpındığım, Yûsufluğundan öte ruhuna, gönlüne vurulduğum.<br />Kendimi aydınlığında bulduğum, karanlığımda kendisi olduğum Efendim.<br />Ey benim kendisi olduğum,<br />Ey benim kendisinde yok olduğum,<br />Kendisinde yeniden can bulduğum ey!<br /><br />Dönülmez mi gittiğin yurttan? Dönmez misin Efendim? Çağırılan varsa o yurttan, çağırsan gelmez miyim Efendim?<br /><br />Efendim…<br /><br />Bak. Akşam oldu yine. Bak. Battı güneş. Uyudun usulca. Usulca koyuverdin başını yastıklara. Ben senin şehrinde, senin yanı başında… Biraz kıyında, birazcık yamacında… Hemen bir sokak ötende, bir kaldırım taşında… Sen yukarda, ben aşağıda; ama hep kıyında, yanı başında…<br /><br />“Usul usul uyu, başucundayım Efendim…”</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-2165429977721087672010-03-29T13:20:00.011+03:002010-03-29T13:42:49.532+03:00Çiçek Mezarlığı<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B_mei831I/AAAAAAAAASA/mmklNjXEFfI/s1600/__i__ek.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5453999447757086546" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 300px; CURSOR: hand; HEIGHT: 284px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B_mei831I/AAAAAAAAASA/mmklNjXEFfI/s320/__i__ek.jpg" border="0" /></a><br /><div>Bir tomurcuk patladı. Ses etti gecenin dinginliğinde. Söz muştuladı semadan. “Bekle” dedi. “O gelecek” dedi. Bekledim.<br /><br /><a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B_0_nxcvI/AAAAAAAAASI/aBoH5rYhS9c/s1600/QUCAFKZNNZCAVW5SOYCA5QGPXXCA9M5T7YCA1PZHOMCAU0YSMYCANU72GCCA23L8LMCA5NQ6Q4CAR8G2JUCA0ZD151CAA08L2ZCAZBJE3MCAFPN2UUCAZ1UO1SCAD4G2JCCAO40ZSXCAU3447HCAUHE3WU.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5453999697153848050" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 135px; CURSOR: hand; HEIGHT: 105px" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B_0_nxcvI/AAAAAAAAASI/aBoH5rYhS9c/s200/QUCAFKZNNZCAVW5SOYCA5QGPXXCA9M5T7YCA1PZHOMCAU0YSMYCANU72GCCA23L8LMCA5NQ6Q4CAR8G2JUCA0ZD151CAA08L2ZCAZBJE3MCAFPN2UUCAZ1UO1SCAD4G2JCCAO40ZSXCAU3447HCAUHE3WU.jpg" border="0" /></a>Beyaz <span style="color:#ffffcc;">yaseminlerle</span> süsledim düşlerimi. <span style="color:#ff0000;">Gelinciklerle</span> bezedim gülüşlerini. <a href="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7CAHDMjoRI/AAAAAAAAASY/c2ob77kWvPE/s1600/karanfil.jpg"></a><span style="color:#ffff00;">Laleler</span> ektim saksılara, <span style="color:#6633ff;">erguvanlar</span> ısmarladım güneşin ziyasına. <span style="color:#ffffff;">Nergisler</span> dizdim satırlara, duvarlara <span style="color:#ff99ff;">karanfiller</span> döşedim, geceye bir <span style="color:#993399;">sümbül</span>, gündüze <span style="color:#ffcc00;">papatyalar</span> diledim. <span style="color:#ff99ff;">Menekşeler</span> sırlanırken saksılarda, ben geleceğin gün için <span style="color:#ff0000;">şebnemleri</span> ıslak beklettim. <a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7CAWVhzpII/AAAAAAAAASo/Yqn08qkxtq0/s1600/%C5%9Febnem.jpg"></a><br /><br /><span style="color:#cc0000;">Gülmedi</span> hiçbiri. Sen gelmeden <span style="color:#cc0000;">gül</span>meyecekti.<br /><br />Gelmedin. Hiçbiri <span style="color:#cc0000;">gül</span>medi.<br /><br /><a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7CAO_CPy-I/AAAAAAAAASg/HbIBCaA9OhE/s1600/RECAP38P99CAH78Q0YCASLVJ0ACAYA1ZD0CA19A5CHCAVWXF1BCAVCOD2ECA06EM6ACA8TYCK2CAII7FWMCAXDJEI4CADCZHC9CAJCFF3CCAJCGC3VCAUEYBOQCAW2PSHACAJ7RJHZCAUH9HLACAZ67CXL.jpg"></a><span style="color:#999900;">Karanfil</span> küstü önce, <span style="color:#33ff33;">yasemin</span> boynunu büktü. Sırlandı <span style="color:#993399;">menekşeler</span> kendi koyu karanlıklarına. <a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B__nREd4I/AAAAAAAAASQ/vndIBtFMgDU/s1600/nergis.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5453999879594735490" style="FLOAT: right; MARGIN: 0px 0px 10px 10px; WIDTH: 135px; CURSOR: hand; HEIGHT: 128px" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S7B__nREd4I/AAAAAAAAASQ/vndIBtFMgDU/s200/nergis.jpg" border="0" /></a><span style="color:#ffffff;">Nergisler</span> soldu, <span style="color:#66ff99;">laleler </span>soğan oldu. <span style="color:#ffff99;">Gelincikler </span>söz kesti geceye. Gece <span style="color:#ff99ff;">sümbüllere</span> mezar oldu. <span style="color:#ff6666;">Papatyalar</span> yapraklarını döktü bir bir. Gelecek, gelmeyecek, gelecek, gelmeyecek… Son yaprak <span style="color:#ffcccc;">papatyada</span>, son matem oldu. Sen gelmeyecektin.<br /><br />“Bu düşte eksik bir şey var.” deme Efendim. “Bu öyküde <span style="color:#cc0000;">GÜL</span> eksik.” deme. Bu öykünün “<span style="color:#cc0000;">Gül</span>”ü sensin. Sen yoksan gülistana ne hacet? Solsun hepsi. <span style="color:#cc0000;">Gül</span> yoksa hepsi toprak olsun. </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-19767048083151819732010-03-22T13:25:00.001+02:002010-03-22T13:29:42.532+02:00Lâ "Sonsuzluk Hecesi"<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S6dUnPP16QI/AAAAAAAAARo/aKxLo211XN4/s1600-h/Cam_Resim.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5451418907039885570" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 227px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S6dUnPP16QI/AAAAAAAAARo/aKxLo211XN4/s320/Cam_Resim.JPG" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div>“…belliydi Onun geleceği; çünkü gelmeyecek olan böyle beklenmezdi.”<br /><br />Susuzluğumun Efendi’si… Serendip yollarında Âdem misali ve mislice Âdem gibi yoluna düşmüşlüğüm… Havva misali beklemişliğim ve dahi Âdem misli aramışlığım, Efendim… Beklemişliğimin Efendi’si… Gelmeyişlerin Sultanı…<br /><br />“Lâ”nın dilinde ağaçlar dizildi sözcüklerimin özüne. “İllâ” demek istedi ağaçlar. Sustu evren, kâinat hepten dile gelirken. Sürgündeyim hala. Hala Havva’sını bekleyen Âdem ya da Âdem’e yürümek isteyen Havva gibiyim. Tek farkım sürgün edilmemek gerçek bir cennetten. Serendip yolundayım sanki, tıpkı ilk günahın sahibi, ilk sürgün ehli gibi. Dur durak bilmeden sana geliyorum ve dur durak bilmeksizin seni bekliyorum. “…Belliydi Onun geleceği; çünkü gelmeyecek olan böyle beklenmezdi.” diyor “Sonsuzluk Hecesi”<br /><br />Sözcük sözcük seni derliyorum sayfalardan. Bir daha ve bir kez daha okuyorum Âdem diliyle kaybedilmiş sevdayı. Sana “Kelimeler Kitabı”nın unutulmuş her sözcüğüyle yaklaşmaya, yol bulmaya çalışıyorum; ama Âdem değil ki dilim. Yetmiyor ve yetişmiyor ve hatta yetemiyor ve yetişemiyor zihnimdeki hazinem. Ağaçlar ses veriyor kendi sözcükleriyle ve kendi kokularını sunuyorlar seni tarif edebilmem için: mür, kâfuru, taflan, tarçın, sedir, huş, filbahri… Hele o kâfuru sözcüğü düşünce zihnime, önce yeni bir âlem peyda oluyor her yerden. Yeni toprağa yeni kökler salınıyor, yeni dallar türüyor gövdelerden. Taze dallardan taze çiçekler patlıyor ve kokunu salıyorlar zihnime yeniden.<br /><br />Efendim! Gelsen de gelmesen de cennetimsin kâfuru ağacıyla süslenen. Kaderin kaza oku nerede rastlarsa rastlasın bir hûri ya da gılmansın cennetin nimetinden. En çok da Efendi, en çok da Efendimsin hem de ezelden. Tâ ezelden…</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-33101056288693551952010-03-08T13:49:00.001+02:002010-03-08T13:53:46.966+02:00Her şey sen, her şey senden...<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S5TlNY-JkHI/AAAAAAAAARg/jD2__GmBAeU/s1600-h/atessu-ve-ask.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5446229867601956978" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 213px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S5TlNY-JkHI/AAAAAAAAARg/jD2__GmBAeU/s320/atessu-ve-ask.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div>“Ey Aşk! Nasıl bir şeysin ki sen, evrende her şey sensin ve her şey senden. Neşelenmemiz de senden hüzünlenmemiz de. Dağınıklığımız da senden birlikteliğimiz de. Sen oturmadasın da sanki bir evde, herkes kapında beklemede senin. Sen bir annesin de sanki bütün insanlar çocukların senin.”<br /><br />Mesnevi’nin bir türlü yediye ulaşamayan ciltlerinin birinde böyle dile geliyor Efendi Âşık. Aşk’la söyleşmiş, Aşk’la sözleşmiş, Aşk’ın bizatihi kendisiyle dertleşmiş. Müsaade önce Efendi Âşık’tan, sonra senden Efendim. Mesnevi’nin yazılamayan yedinci cildine zeyl ve sana bir aşknâme. Efendim:<br /><br />“Sen ilkbahar… Toprağa düşen ilk cemre sen. Bir nisan yağmuru… Yağmuru bekleyen toprak sen. Yaprak da sen, ilk tomurcuklanan çiçek de sen. Filizlenen ilk gonca sen. Goncaya düşen ilk çiğ yine sen…<br /><br />Sen güneş… Aydınlığa ilk koşan ışık sen. Suya dokunan sıcaklık, sıcağı bekleyen çiçek sen. Gül de sen, ilk açılan. Goncaya duran ilk sevda sen.<br /><br />Sen sevda… Adımı unutturan sen, adını sırlayan yine sen. Sırrım da sen âşikârım da sen. Yazılan bir sözde hece hep sen. Aşk sen, âşık sen, mâşuk sen… Her şey sen, her şey senden.<br /><br />Gülistân sen, ummân sen, evvel sen, âhir sen…<br /><br />Dünya sen, güneş sen, ay sen, evren sen…<br /><br />Her şey sen, her şey senden…<br /><br />Ben..?<br /><br />Ben de sen Efendim.<br /><br />Ben bile sen, ben bile senden…”<br /></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-85824711168426865122010-02-22T15:53:00.002+02:002010-02-22T15:57:10.786+02:00Belagât.<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S4KM7eGzuNI/AAAAAAAAARY/RMGJMbVy2m4/s1600-h/IMG_3412.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5441066253138770130" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 214px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S4KM7eGzuNI/AAAAAAAAARY/RMGJMbVy2m4/s320/IMG_3412.JPG" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div>Tecahül-i arif olacak gidişin ve gidişini, ben bu yüzden seveceğim…<br /><br />Hüsn ü talil olacak terk edişin ve terk edişlere ben hep bu yüzden güleceğim.<br /><br />Yaşamımda belagâtsin Efendim! Gerdanına benler kondurduğum bir sur. Gelişini kinayelere, gidişini tevriyelere gömdüğüm bir kusur… Yaşamımda bir manzumesin Efendim! Uyaklara mühürlenmiş bir çift göz ve terkiplerin arasına gömülmüş bir tutam yalnızlık… Beyt’ül gazellerime hazinesin Efendim! Taç beyitlerime bir mahlas…<br /><br />Mahlasınla dön Efendim. Adını aşk koyduğum tacınla katıl gecelerime. Hülyalarıma gülümseyişinle dön Efendim. Sararmış bir bedenin toprağa yaklaşmasında saklı değil sevdalar. Ruhunu salıver sevdaya ve hüsn ü hattınla geri dön Efendim.<br /><br />Teşbiplerden sâkıt oldu gönlüm, fahriyeler gömüldü bencilliklere. Cismine hayran olduğum ve iki kaşının arasında kendi nefsime kurban olduğum! Dön geriye. Kendi methiyenle alıp vur gene beni, beni gene erit âteş-i Aşk’ının tâ içinde. Hüsnüne hayran olduğum ve ellerinin cisminde kendi yalnızlığına gark olduğum, dön, dön geriye.<br /><br />Kurumuş bir parça toprağa hayat verirken su, ben senin yollarını gözlüyorum ve bir yaprak yem verirken toprağa, bir gübre misali toprağa özümü veriyorum. Nesipler terk ederken bedenimi, ben Aşk’ın “a”sına ömrümü veriyorum. Şairlerin musarra beyitlerinden açıyorum gözlerimi ve Aşk’ın cismini her sefer sende seyrediyorum.<br /><br />Efendim! Salıver de sevdana tutsak kalbini “âmennâ” desin diller. “âmennâ ve saddaknâ” diyiversin gönüller. Dilinin mührüne ve ketum sözlerine kurban olduğum. Ruhunu salıver sevdaya ve hüsn ü hattında dönüver Efendim!</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-28864111907937000052010-01-11T15:51:00.001+02:002010-01-11T15:54:37.362+02:00Yoksun, Varsın...<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S0stcWodJNI/AAAAAAAAARQ/ToyVLmMnfEE/s1600-h/mum.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5425480141232743634" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 213px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/S0stcWodJNI/AAAAAAAAARQ/ToyVLmMnfEE/s320/mum.jpg" border="0" /></a><br /><div>Yoksun… Hep olduğun kadar ve hiç olmadığın kadar yoksun. Yaşayacağın kadar ve içimde yaşatamayacağım kadar yoksun. Yaratılmış olsaydın bulurdum seni, nefes üflenseydi sana ve bir beden biçilseydi ruhuna, bulurdum ya seni, yoksun.<br /><br />Yoksun… Babasız bir çocuğun bayramları gibi boşsa yaşamım, konacak bir çiçek bulamayan arının kanatları kadar kuruysa sadağım ve rüzgârın taşıyacak bir bulut bulamayışı kadar durgunsa semalarım, yoksun.<br /><br />Yoksun… Oğlunu toprağa vermiş bir ana gibiyse gözümde gözyaşlarım, kalemim öksüz büyümüşse senden uzakta ve bir dirhem çekirdeğe ulaşamayan yavru bir kuşsa kanatlarım, yoksun.<br /><br />Yoksun… Yaşam zehirliyken sensizlikte, bir güneş bile doğmuyorsa gecelere, haramiler yolları kesiyorsa ve Ebrehe’nin ordusu fillerle saldırıyorsa vücuduma, çıkmıyorsan bir ebabil gibi, yıktırıyorsan içimdeki Kabe’yi, yoksun.<br /><br />Yoksun… Gönlüme büthane yaptılarsa mezalimden, ruhuma mengeneler koydularsa hayalimden ve ışığa gölge koydularsa zülalimden, yoksun işte, yoksun.<br /><br />Sen varsın sevgili! İçimdeki boşluk dolmuyorsa başkalarıyla ve hayalin geziniyorsa satırlarımda, sen, hiç olmadığın kadar ve hep olacağın kadar varsın. Varsın sevgili, hep varsın.</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-16460263716584237892009-12-21T14:51:00.002+02:002009-12-21T14:54:26.134+02:00Etme<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sy9v2YYYcXI/AAAAAAAAARI/xgTv-p3b5oM/s1600-h/semazenlersss.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5417671856798331250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 301px; CURSOR: hand; HEIGHT: 295px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sy9v2YYYcXI/AAAAAAAAARI/xgTv-p3b5oM/s320/semazenlersss.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify">“Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme<br />Başka bir yâr, başka bir dosta meylediyorsun, etme”<br /><br />Ettin Sevgili! Gidişinle mahvettin evrenimi. Ettin Sevgili! Tarumâr ettin gönül denen virâneyi. Tek bir gidişin, defalarca çarptı kalbimi. Ettin sevgili! Hâk ile yeksân ettin âlemi. Toprak kalmadı susuzluğuna çatlayacak ve su yok toprağın bağrında kimsesizliğime ağlayacak. Ateşi mi düşürdün kaderime? “Etme” sevgili! Hal mi kaldı kordan gönlüme, aşkının ateşinde kül olacak? Ettin sevgili! Terk ettin mülküne adanmış yüreciğimi.<br /><br />“Ey ay felek harap olmuş, ziyan olmuş senin için<br />Bizi öyle harap, öyle ziyan ediyorsun, etme.”<br /><br />Ettin Sevgili! Gidişinle harap ettin bendeni. Ettin Sevgili! Önce var ettin, sonra talan ettin şu bedeni. Bir gülüşün içindi var olmuşluğum. Ettin Sevgili! Gülüşünsüz karanlığa mahkûm ediverdin bu âvareyi. Sevgili! Yaktın ya beni. Yanışımdan ateş bile kalmadı hârını gönlüme saracak. Hâr kalmadı közlerin içinde sensizliğime yanacak. Ettin Sevgili! Yok ettin sevdaya saklanmış ömrün son matemini. Ettin Sevgili! Kahrettin gönlümdeki Kabe’yi.<br /><br />“Ey makamı var ile yokun üstünde olan<br />Sen varlık sahasını terk ediyorsun etme”<br /><br />Ettin Sevgili! Gidişinle yerle bir ettin sükûnetimi. Ettin Sevgili! Önce âşık ettin, sonra Mecnûn’a çeviriverdin ya beni. Cin kökünden türettim ismimi ve Leyla’ya saldım çöllerde bulduğum mâtemimi. Ettin Sevgili! Yokluğunu varlığına üstün ettin ve “Etme” desem de ettin Sevgili. Ruhumu kabzettin Azrail gibi. “Etme” sevgili! Âlem-i emr hakkına ziyan etme bîçâreni.<br /><br />“Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan<br />Sen ayın da evini yıkmayı kast ediyorsun, etme”<br /><br />Ettin sevgili! Canıma kast ettin. Susuşunla emrettin dilime ve gidişinle pervane ettin dönüşlerine. “Etme” Sevgili! Yakıp kül, yakıp kul etme beni. “Etme” sevgili! Terk edişinle karartma güneşimi. Hani Şems Sevgili? O terk etti mi aşk denen kâşaneyi? “Etme”, etme Sevgili! Yıkma içimde var ettiğin aşk beldesini.<br /><br />“Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı<br />Ey hırsızlığa da değen, hırsızlık ediyorsun, etme”<br /><br />Ettin Sevgili! En büyük hırsızlığa değdi gözlerin. Çaldın, çırptın, yaktın, yıktın, savaşlar çıkardın belde-yi aşkta. Ettin sevgili! Türâb ettin can havliyle sana ıslanmış yangın yerini. “Etme” sevgili! Boynu bükük bırakma gülşenimde sen diye açan aşk güllerini. Gitme sevgili! Etme Sevgili! Terk etme bizi. </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-66777781629387938702009-11-02T15:39:00.002+02:002009-11-02T15:41:19.272+02:00Yoksun. Efendim.<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Su7hRB7jJ4I/AAAAAAAAARA/JOXcX5yCrO0/s1600-h/hgkjhl.bmp"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5399500685956032386" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 238px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Su7hRB7jJ4I/AAAAAAAAARA/JOXcX5yCrO0/s320/hgkjhl.bmp" border="0" /></a><br /><div align="justify"></div><br /><div></div><br /><div>Efendim!<br /><br />Sana dair sözler dizdim, bir gül bahçesinin dikenleri içinde. Sana dair sözler derdim gül yapraklarının sen kokan kıvrımları içinde. Efendim! Bir güle âşıkken bülbül ve bülbül beklerken mâşukun nevbetini ben sevdanın bahçesine bile giremedim. Sen yoktun. Yaz güneşi gibi yaktın önce. Bir temmuz sıcağında, sadağına sevda doldurup da geldin. Vurdun beni bir saz semaisinde titreyen kanun telleri gibi. Vurdun beni, bir yağmurun tam ortasında gökleri yaran şimşek gibi. Sen yoktun. Bir gonca gül gibi kokunu duyurdun ve ardından vurdun beni.<br /><br />Efendim!<br /><br />Baharıma sakladığım gülüşlerimi çıkarmıştım senin için misk kokusuna sırlanan sandıklardan. Mühürleri kırıp gülüşlerinin mührünü vurmuştum bir fermanın hitâmına. Gidişinle gülüşlerime son verdin efendim. Sen yoktun ve vardın bensiz olan yerlerde. Sen vardın efendim benim hiç olmadığım aydınlık yerlerde.<br /><br />Efendim!<br /><br />Adım karanlık mıdır adına? Gülüşlerim ve gelişlerim yasak mıdır vuslatıma? Gidecektin madem, terk edecektin düşünmeden ve yıkacaktın duruşlarımı, mührü ters vuracaktın kaderime, niye geldin efendim?<br /><br />Sen yoksun efendim. Hiç olmadığın kadar yoksun ve hep olduğun gibi yoksun damarlarımda. Yoksun efendim. </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-27886827056908595952009-10-26T11:25:00.001+02:002009-10-26T11:28:30.074+02:00Değmeyin... Değmeyin...<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SuVrhM81MMI/AAAAAAAAAQ4/lrP6P_zarmM/s1600-h/Mezar%2520Tasi_b.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5396837946629632194" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 214px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SuVrhM81MMI/AAAAAAAAAQ4/lrP6P_zarmM/s320/Mezar%2520Tasi_b.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify">“Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok<br />Esûs ki gamdan beni âzâd edecek yok<br /><br />Yâ Rab! Ne için zâr-ı Nigârı şu cihanda<br />Nâşâd edecek çoksa da dil-şâd edecek yok.”<br /><br />(Nigâr Hanım)<br /><br />Değmeyin efkârıma, hicranıma değmeyin. Değmeyin mihrabıma, sultanıma değmeyin. İsterse yakar ateşlerin içinde, hüsranıma değmeyin. Değmeyin fermanıma, padişahıma değmeyin.<br /><br />Vurdular seni. Tam kalbime nişan alıp öylece toprağa serdiler seni. Kendi kanımla, kendi canımla beslediğim; bir nisan yağmurunun halvetiyle toprağımda su diye demlediğim; vurdular seni.<br /><br />Vurdular seni, tam gönlüme nişan alıp vurdular seni. Zamanın ötesinden seslenişlerle sevdalarımı yollarına serdiğim ve bir mumun alevinde sabahımın ziyasını rüzgârına verdiğim, vurdular seni.<br /><br />Değdiler sana ve vurdular seni. Adını andılar benden evvel. Adlarını andırdılar dillerine ve gözlerine yaşlar düşürdüler. Yaktılar seni. Hasrette bıraktılar ve bir uçurumun kenarına attılar seni. Değdiler sana, yüreğine dokundular benden evvel. Ateşin hârında kavurdular benliğini. Kırdılar ve yıldızsız bir semanın altında, saba rüzgârlarına saldılar seni.<br /><br />Değdiler sana, gönlüne girdiler benden evvel. Şiirler söylettiler yüreciğine ve elem söylettiler dillerine. Üzdüler seni. Geceleri nöbette ve vuslatları hasrette koydular sen gözlerini yokuşlara dikmişken. Vurdular seni efendim. Benden evveldi vuruluşların. Değdiler sana efendim.<br /><br />Şimdi ben değemiyorum sana. Sen onları unutmadan, ben kendimi anımsatamıyorum hasretlerimi yolladığım baharıma. Yollarından dönemiyorum efendim. Denizlerin kıyısına martı gibi vuruyorum kendimi. Bir dalganın köpüğünde bekletiyorum gözlerinin sitemini. Ketumluğunu özlüyorum efendim ve değemiyorum siyahına. Seslenemiyorum sana efendim. Ses edemiyorum ve karanlığa söz geçiremiyorum. Değdiler sana ve tam kalbime nişan alıp vurdular seni.<br /><br />Şimdi bir feryâd vaktidir imdâdın olmasa bile.<br /><br />Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok, esûs ki beni gamdan âzâd edecek yok. Değmeyin efkârıma, değmeyin hazanıma ve değmeyin baharıma. Sen benim için hem efkârsın, hem hazan ve hem hüzün sevgili. Bir baharsın gelişinle ve hüzünsün terk edişinle. Sen cânıma cânsın efendim, bir gülümseyişinle.<br /><br />Değmeyin hicrânıma, değmeyin sultanıma, mihrâbıma değmeyin. Suretiyle yakan, merhametiyle yaktıran padişahıma değmeyin.<br /><br />Değmeyin feryâdıma, imdâd edecek ummanıma değmeyin.</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-28216668373925947022009-10-08T10:44:00.002+03:002009-10-08T10:45:56.254+03:00Cansız Öyküler, Kalemsiz Şiirler...<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Ss2Yc8qsAGI/AAAAAAAAAQw/PGF_Tsxzge4/s1600-h/7531yaprak.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5390131952121282658" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 219px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Ss2Yc8qsAGI/AAAAAAAAAQw/PGF_Tsxzge4/s320/7531yaprak.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify">Bırak dedin şiirleri, şiirleri bir kenara bırak. Bana zamanın ötesinden, evvelin evvelinden gelen seslerle öyküler anlat. Sana öyküler dizdim sevgili. Şairlerin müstesna beyitlerinde saklanan, sırra kadem basamadan ayyuka çıkan ve sevdalıların gönüllerinde sırlanmadan dillere düşen öyküler.<br /><br />Bırak dedin şiirleri, bana kendini anlat. Bana bezm-i elestte alnına yazılan öykünü anlat. Sana öykümü dizdim sevgili. Kalemin levhte gezinirken çıkardığı sesler gibi. Muhafaza edilmiş bir levhanın son satırındaki son çizgiye konulan nokta gibi. Cebrail’in ilk vahyinden, İsrafil’in nefesinden, Mikail’in şiddetinden ve Azrail’in gözlerinden fışkıran alevler gibi. Sana kendimi anlatırken aslında sana seni anlattım sevgili. Varlığın tekillikten çoğulluğa bürünüşü gibi anlattım seni. Tek olandan çıkan ve benken biz olan sevdaları anlattım sevgili. Sevdaların alnında parlayan nurlardan ve cesetlere can veren ruhlardan bahsettim sevgili. Ateşi gül bahçesi yapan, denizleri yaran asalardan ve ölülere can veren dualardan bahisler açtım. Tufan’ın şiddetini sana sakladım tıpkı içimdeki evrenin aydınlığı gibi. Zamanı geri sardım sevgili. Bir kuyunun dibinde ebabil kuşlarını bekledim yalnız başıma. Ürkek bir ceylanın gönlü gibi düştüm bembeyaz gömleklerin yakasına. Mısır’a sultan olamadım sevgili. Sen yokken yoktu hiçbir şey ve sen varken ben var olmayı bilemedim sevgili.<br /><br />Kays’ı Mecnun yapan, Ferhad’a dağları oyduran, Yusuf’a mührü vuran ve Süleyman’a şehirler kurduran bendim sevgili. Sultanlara bile söz geçirirken sana bir türlü sevdamı geçiremedim sevgili. Sen öyküler dinlemeye devam et Bariha’nın dilinde. Bir çölün mateminde sen kendi yasını tutmaya devam et. Beklemeye devam et sevgili. Artık öyküler cansız kaldı ve öykülere can veren beyitler kalemsiz kaldı.<br /><br />Bırak dedin ya şiirleri, bana öyküler anlat dedin ya! Şimdi bırakıyorum her şeyi. Ben kendimi sende yitirmişken, ben kendimi biz diye söylemişken, olmayan benin öyküsünü nasıl anlatırım sevgili. Özgür bırak da beni, anlatılsın öykün. Şiirleri sustur ama bendeki kendini susturma sevgili. Sevgili..! Susturma kendini.</div><br /><p> </p>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-49857868327793538162009-09-26T22:47:00.006+03:002009-09-26T22:57:05.699+03:00Efendi kişi niyetine...<div><br /><br /><div><a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr5wrIVwE6I/AAAAAAAAAQY/UdZXksvldsM/s1600-h/536282719a231104cf7.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5385866090657092514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 213px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr5wrIVwE6I/AAAAAAAAAQY/UdZXksvldsM/s320/536282719a231104cf7.jpg" border="0" /></a><br /><div><div align="center">Uykuda bir Efendi…<br />Gülümseyişler uykuda.<br />Toprak altına çapraz sıralanmış<br />Çürümeye yüz tutmuş bir boşluğun<br />Seyrek tahtaları arasında…<br />Zümrüt yeşili bir sanduka altına<br />Mühürlenmiş bir sevda…<br />Neylinin sesinden kopmuş<br />Asırlara yenik düşmüş yaslı bir nida:<br />“Gel!” diyor ya hani,<br />Hani “Ne olursan.” diyor<br />“Ne olursan ol yine” diyor ya!<br /><br />Gittin Efendim!<br />Gözümüzde yaş bırakıp da gittin,<br />Âlemi sensiz bizi sultansız koyup da gittin.<br />“Gel!” nidasına “amenna” diyip de gittin.<br />“Gavs-ı Ekber” Sultan’ın dizine yatıp da gittin.<br />Yolun açık olsun Efendim!<br /><br />Madde mânâyı yese de, söz sükûta altın gelse de değişmedi hiçbir şey. Yollar hep açık oldu, yollar hep düzlük oldu mânâyı görenlere. Sığmadık avlulara, sınırlara sığmadık. Taştık hudutlardan, taşırdın hüzün aşk kokan mayasını. Er kişi niyetine değil efendi kişi niyetine durduk namaza. Sığmadı yürektekiler dudaklara, döküldü istemsiz. Kabe’nin karası yakışırdı ancak sana, bir de o çok özlediğin toprağın ayıyla yıldızı. Yattığın kucaklar cennet olsun Efendim. Rüzgâr saba makâmında ezgilerle gelsin her sabah baş ucuna. Cedd-ül Haseneyn ve Hadim-ül Harameyn olsun kavuştuğun kucaklar. Ceddine bizden selam eyle Efendim. </div><br /><br /><div align="center"></div><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5385866995412360434" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 138px; CURSOR: hand; HEIGHT: 200px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr5xfy0N3PI/AAAAAAAAAQo/y58vPtlEHo4/s200/hjfj%C5%9Fl.bmp" border="0" /><br /><p align="center"><a href="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr5xCz6uJhI/AAAAAAAAAQg/WQDiAhv0F6k/s1600-h/hjfj%C5%9Fl.bmp"></a></p></div></div></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-70205033249897241372009-09-26T00:00:00.002+03:002009-09-26T00:03:39.306+03:00Durdu... Elhamdülillah<a href="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr0vt0wLfII/AAAAAAAAAQI/oPr4C3jDW2c/s1600-h/27_Ayrilik_1987_Mermer%2520copy.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5385513193706323074" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 229px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sr0vt0wLfII/AAAAAAAAAQI/oPr4C3jDW2c/s320/27_Ayrilik_1987_Mermer%2520copy.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify">Bulutların beyazına ve ayın şavkına… Yıldızların semasına ve umutların duasına…<br /><br />Durdu. Demin atıyordu. Şimdi durdu. Konuşmaz oldu adını ve zikretmez oldu gözerinin karasını. Durdu, biraz evveldi, durdu. Dolaştırmaz oldu ismini damarlarımda ve cismini göstermez oldu rüyalarıma. Can havliyle andı sevdasını ve sen durunca o da durdu.<br /><br />Durdu. Sen varken hüsranında, dünya da dönüyordu. Su dönüyordu semadan toprağa ve âlem yeniden doğuyordu. Yeşilleniyordu sevdalar. Durdu, biraz önceydi. Sen durunca evrenim de durdu. Durdu, az zaman önce atıyordu. Semada melekler, yerde semazenler dönüyordu ve bir taze beden doğuyordu topraktan. Durdu, sen gidince âşıklar semaya doydu.<br /><br />Bir gidişin vardı sevgili. Sadece bir kez geldiğin gönlümden bir gidişin vardı. Bin gelişe bedel tek gidiş. Tek gelişe bedel bir can atarken sol yanımda, o tek gidişle tek yürek de durdu. Durdu su, ayın şavkı durdu. Semada gezinen bulutlar ve yüzüne âşık yıldızlarım durdu. Âlem durdu sevgili. Sen gidince cân durdu ve durdu cihân. Cihân içre ağlayan dîde-i giryân durdu.<br /><br />Güneş durdu, yaprak durdu ve rüzgâr durdu. Sen diye toprağıma ektiğim beyâbân durdu. Durdu seslerim, kalem durdu, kâğıt durdu. Hicranına ağıt diye yaktığım hıyâbân durdu.<br /><br />Durdurdun sevgili. Bir gülüşle can verdiğin cânımı bir gidişle durdurdun. Durdu sevgili. Adını sen diye andığım âlem hakkına, gidişinle atan yüreciğim durdu. Durdu, Elhamdülillah...</div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-75781192612824761702009-09-13T23:33:00.002+03:002009-09-13T23:36:29.679+03:00AŞK... Semâ-i Aşk...<a href="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sq1XbLYODPI/AAAAAAAAAPg/AZBQxbdoPtg/s1600-h/cveceq.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5381053254200069362" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sq1XbLYODPI/AAAAAAAAAPg/AZBQxbdoPtg/s320/cveceq.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div></div><br /><div>“Aşk’la ve Aşk’a… Besmelenin noktasıyla destûr…”<br /><br />Destûra hacet gerektirmez aşk. Bir volkanın selinde, yangın yerinde, oduna bel bağlamaz adı aşk. Semânın hazinesinde sevdadan zümrütler beklemez aşk. Yoksunluktur ve yoksunlukta rahmettir adı aşk. Rahmetin bozkırlarında bir karıncanın yuvasındadır saklı aşk. Saklı kalmış düşlere hamd etmektir sureti aşk. Suretin hülyasında, hülyaların duasında, duanın gıyâbında mâşuka secde etmektir adı aşk. Aşk bir bulut, aşk bir gölge, rahmetin gözlerine perdedir aşk. Suretiyle yakan, hicranıyla yandıran ve vuslatıyla eriten bir ummandır suda aşk.<br /><br />Âlemi yok etmektir aşk, yoklukta varlığı bulmaktır asıl aşk. Vahdetin içinde kesreti ararken, kesrette kendini görmektir adı aşk. Mâşuka kahır değil, hüsrâna sabretmektir hüsnü aşk. Zamanın çemberinde, dünyanın zemininde ve evrenin gözlerinde sırlıdır gerçek aşk. Aşk hüsrandır, hicrandır aşk. Yağmurdur rahmet kapılarından dökülen ve bir mahzenin en kuytu yerinde sırlanan şaraptır adı aşk. Bir kanunun telinde ve ney’in hüzünlü nağmesinde bir nefestir aşk. Aşk bir hazan, aşk bir hüzün, bir hazin kelimedir satırda aşk. Aşk sendedir ve aşk sendendir efendim. Bir gülüşünün âyinesidir aşk. Beşerin aklında değil, âşığın gönlünde yeşeren bir ilâhi filizdir aşk.<br /><br />“Cihânı hiçe saymakdur adı aşk<br />Döküp varlığı gitmekdür adı aşk<br /><br />Elinde sükkeri ayruğa sunup<br />Ağuyu kendi yutmakdur adı aşk<br /><br />Belâ yağmur gibi gökten yağarsa<br />Başunu âna dutmakdur adı aşk<br /><br />Bu âlem sanki oddan bir denizdir<br />Âna kendüyi atmakdur adı aşk.”<br /><br />Aşk’ıyla yanıp kül, aşk’ıyla yanıp kul olduğum efendim. Senin isminde saklıdır aşk. </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-16817769052932668602009-09-10T16:29:00.007+03:002009-09-13T03:31:46.407+03:00Ayrılık Bir Çığlık...<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SqkAwIvhhYI/AAAAAAAAAPY/HeGlmSXrv7I/s1600-h/5.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5379832056851301762" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 218px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SqkAwIvhhYI/AAAAAAAAAPY/HeGlmSXrv7I/s320/5.jpg" border="0" /></a><br /><div><div><div align="justify"><div>Koşarak geldim sana âlemlerin en mavi semasından. Koşarak geldim sana, bir bulutun en son damlasından. Sevgili! Sana geldim. Duyuyor musun kanat seslerimi? Bir mazinin en aydınlık gecesindeydi seslenişlerimiz. Anne karnı kadar sıcak ve güvenli bir sevdanın rengiydi hani gözbebeklerimiz. Sevgili! Sana geldim. Duymuyor musun sesimi? Âlem bizim rengimizdeydi hani, hani dilediğimiz yerdeydi sevda meskenlerimiz. Sevgili! Hani uzaklar bile ayırmazdı bizi? Sana geldim sevgili. Duymuyor musun sesimi?</div><div></div><br /><br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5379831942930948514" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 214px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SqkApgWy4aI/AAAAAAAAAPQ/XHluUktq8S4/s320/4.jpg" border="0" /><br /><div>Sana geldim sevgili, aç gözlerini. Baharın yeşilinden, suların huzmesinden ve aşkın en tatlı gülümseyişinden getirdim sana. Sana kanat dolusu sevdalar derdim sevgili. Bir yangının dibinden bir damla İbrahimî suyla geldim sevgili. Güneşin hârını ve rüzgârın sevdasını sadağıma koyup da geldim sevgili. Aç gözlerini. Âb-ı hayatsın bana, kanadımda aşksın sevgili. Sevgili, nolur, aç gözlerini.</div><br /><br /><div></div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5379831672935036530" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 216px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SqkAZyiwNnI/AAAAAAAAAPI/baBWh19pqqg/s320/2.jpg" border="0" /><br /><div>Sana geldim sevgili, aç gözlerini. Ben kanat olurum sana, ben sana sevda ve ben sana can sevgili. Aç gözlerini. Bir yaprağın yeşilinden yeniden damıt sevgimi. Sevgili, sana geldim, duymuyor musun sesimi? Hani gidişler uzaktı bize, bize ayrılık yasaktı sevgili. Neden açmıyorsun gözlerini. Sesime ses veren bir sevdanın seliyken beni neden bırakıyorsun sevgili? Terk etme beni.</div><div></div><br /><div></div><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5379831450276590882" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 200px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SqkAM1E19SI/AAAAAAAAAPA/1fKNXUbS4dU/s320/1.jpg" border="0" /><br /><div>Sana geldim sevgili, duyuyor musun kalbimin sesini? Feryâdıma ses ver gidişiyle kahrolduğum. Feryâdıma ses ver yokluğunda kaybolduğum. Gitme, terk etme beni. Gündüzümü karanlığa gömüp, baharımı hazana koyup, yalnızlığı bana revâ görme sevgili. Bırakma beni ki, yine süzülelim âlemin en mavi semâsında. Çığlığıma devâ, yalnızlığıma şifa sevgili. Sevgili, ben geldim duyuyor musun sesimi? Ses ver sevgili, sevgili terk etme beni.</div></div></div></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-2440579025826690442009-08-23T16:00:00.004+03:002009-09-13T03:33:01.971+03:00Susturdun Beni.<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SpE-EOqkXmI/AAAAAAAAAOw/_9JlLYL-_aw/s1600-h/We_Leave_Together_by_wb_skinner.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5373144072806751842" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 265px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SpE-EOqkXmI/AAAAAAAAAOw/_9JlLYL-_aw/s320/We_Leave_Together_by_wb_skinner.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div></div><br /><div></div><br /><div>Sustum, susturdun beni. Sağanakların altında yarı resmi bir gülüşle bir izmariti söndürür gibi söndürdün beni. Sustum, susturdun beni. Kor gibi yanan çölün sıcağında sana susamış bir serap gibi yandırdın beni. Sustum, susturdun beni. Gülmeyi unutmuş, babasız bir çocuk gibi küstürdün beni. Yaktın, göz kırpmadan bir alevin orta yerinde bıraktın beni. Yaraladın, namlusundan boşanan bir göz kırpışla kapkara gözlerle avladın beni. Terk ettin, asırlardır toprağa kök salmış bir çınarın yaprağı gibi. Rüzgârın seline kapılmış, yanmış ve yakılmış bir küçük zerre misali.<br /><br />Sevgili!<br /><br />Bir sene önceydi. Öncelerin öncesinde verilmiş sözler uğrunaydı sana gelişlerim. Toprağın altına gömülen bir İsmail varken âlemde; öteki İsmail senin gelişine gebeydi. Kabir toprağına bulanmışken ellerim, gecenin aydınlığından soyundum karanlığıma. Bir gülüşün içindi ve öpüş içindi yaslı gönülleri terk edip sana gelişim. Sevgili! Bir asır önceydi. Öncelerin öncesinde verilmiş sözler uğrunaydı ceddi Osmaniyan’ın sulbünden sana meyledişim. Sevgili! Tam bin asır önceydi. Sayılar henüz yoktu âlemde ve henüz bir sevda yoktu saklandığım bedenlerde. Kaç bedenden geçti bu sevda sana gelene dek ve kaç durakta nefeslendim sırf senin için nefes alabilmeyi öğreneyim diye.<br /><br />Sevgili!<br /><br />Şimdi uzaklardasın tıpkı dün olduğu gibi. Şimdi uzaklardasın tıpkı bir ay önce olduğu gibi. Şimdi uzaklardasın tıpkı bir sene evvel yanımda olmana rağmen ruhunun beni terk edişi gibi. Sustum sevgili. Bir gün sustum, bir ay sustum, bir yıl sustum ve bir asır sustum; ama susuzluğum geçmedi sevgili. Sensiz geçen her dakikaya seni gömüşüm gibi, her an senin sesini unutuşum gibi ve her saniye yüzünü anımsayamayışım gibi. Sustum Sevgili! Susturdun beni. Karanlık bir gecenin hiç onulmaz dertlerine gömüp terk ettin beni. Yasıma bile saygı göstermeden ruhuma azap edişin gibi ve evrenin tüm çıplaklığını çıplaklığıma değirişin gibi.<br /><br />Sevgili!<br /><br />Hoş geldiğin gibi hoş gittin. Hoş gittiğin gibi hoş gel Sevgili. Dönüş yolunda hala gözlerim ve gözlerim gözlerinin yokluğuna alışamadı sevgili. </div><div></div><div></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-78901223122737336732009-08-06T13:47:00.003+03:002009-08-06T13:53:23.970+03:00Gitti, şimdi gitti.<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Snq1t33khpI/AAAAAAAAAOo/TfeNlYatAiw/s1600-h/marti.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5366801705661138578" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 243px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Snq1t33khpI/AAAAAAAAAOo/TfeNlYatAiw/s320/marti.jpg" border="0" /></a><br /><div align="center"></div><br /><div align="center"></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">seherlere kurban bir gidiş,</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">bir söyleyiş, </span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">bir duyuş.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">gözkapaklarının ağırlaştığı bir anda,</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">inadına bir çırpınış.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">şimdi gitti,</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">daha yenice.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">kokusu hala üzerimde.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">tozu dumana kattığı</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">ıslaklığını bıraktığı</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">ve ayakizlerini...</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">şimdi gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">daha yenice.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">sözleri zihnimde bir kurcalamayla</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">gözlerimi dalgın bir kırpışla bırakıp gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">yenice gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">kocaman bir gelmeyişle</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">sessiz bir dönmeyişle gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">dönüşsüz bir yoldan</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">çizgisiz bir sondan gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">şimdi gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">daha yenice</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">umudumu kırarak</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">ve </span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">beni benimle bırakarak gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">beni firarımla</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">beni yalnızlığımla</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">beni hayaliyle başbaşa bırakıp gitti.</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">geceleri iyice karanlığa muhtac ederek gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">gitti</span></div><br /><div align="center"><span style="color:#66ff99;">şimdi gitti.</span></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-54306803093750554982009-07-19T01:25:00.002+03:002009-07-19T01:31:56.499+03:00GÖZLERİN<a href="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SmJNMeoop6I/AAAAAAAAAOg/ONU8nduydEE/s1600-h/DSCF2066.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5359931383301580706" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 254px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://2.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SmJNMeoop6I/AAAAAAAAAOg/ONU8nduydEE/s320/DSCF2066.JPG" border="0" /></a><br /><div align="center"><br />Bin bir gecenin<br />Bin bir masalına karıştı gözlerin.<br />Cemşid i Hurşid’le yarıştı,<br />Gülistân’a nam saldı gözlerin.<br />Takılıp aşkın firârına,<br />Yusuf u Züleyhâ’ya<br />Kan ağlattı gözlerin.<br />Demlenirken koyuluğu gecelerin,<br />Ferhad u Şirin’i<br />Nöbette koydu gözlerin.<br />Nevbahara kapılırken yakuti yeşillikler<br />Cenneti arasatta bıraktı gözlerin.<br />Rüyânın ikliminde gezinirken sevdalar,<br />Leylâ vü Mecnûn’u<br />Unutturdu gözlerin.<br />Kızıllığında âlemi selamlarken şems,<br />Güneşin aydınlığını<br />Sırlara gömdü gözlerin.<br />Kalem sevdasıyla tutuşurken kâğıt,<br />Mürekkep karasını<br />Hicranda bıraktı gözlerin.<br />İşte gök, işte yer.<br />İşte arş, işte kürs.<br />Yerle göğü kararttı,<br />Arşla kürsü yerle bir etti gözlerin.</div><div align="center"> </div><div align="center"> </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-67364178177921356352009-07-07T22:07:00.003+03:002009-07-07T22:17:10.756+03:00Sultan Kırmızısı<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SlOdCm1RKYI/AAAAAAAAAOY/uQNetPPq1MA/s1600-h/5374_1105054779186_1011258261_30262421_6882557_n.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5355797049982921090" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 308px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SlOdCm1RKYI/AAAAAAAAAOY/uQNetPPq1MA/s320/5374_1105054779186_1011258261_30262421_6882557_n.jpg" border="0" /></a><br /><div align="center"></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Turkuaz bir suyun üstünde<br />Saray ve konak…<br />Derununda haremler saklayan Enderun…<br />Şadırvanlarda akan<br />Hanende ve nazende suyun,<br />Pervazlarında kanat çırpan kuşun,<br />Ve tek celsede namlusundan boşanmış<br />Bir kurşun…<br /><br />Akşamın gök kızıllığında<br />Saray ve konak…<br />Bahçesine mesken taş kavuklar…<br />Mermer sütunlara denk düşürülmüş,<br />Asırlık koca koca çınarlar…<br />Üstüne mühür vurulmuş,<br />Derme çatma yağlı ilmekli<br />İki tahtadan ibaret sehpalar…<br /><br />Sabahın sabâ makâmında<br />Saray ve konak…<br />Levni, cumbasında,<br />Nef’i boğazla meşgul…<br />Itri’nin elinde gül kokusu,<br />Lâedri saklanmakla meşhur…<br /><br />Öğlenin peşrev ve segâhında<br />Saray ve konak…<br />Hüzzam nağmeleri salınır sulardan,<br />Leventlerin dilinde bin kahır.<br />Islıklar yükselir Zeyrek’ten,<br />Acemaşiran yine boğaza salınır.<br /><br />Tarihin sarı sayfalarında saklı<br />Saray ve konak…<br />Şimdi çatlar duvarlarımız,<br />Şimdi gözlerden süzülüverir<br />Asırlık sevdalarımız.<br /><br />Sultan Es-Sultan!<br />Nedendir kaçışların?<br />Sâbânın sesi mi yordu seni,<br />Kırmızının kan kokusu rengi mi?<br />Tarih soyunurken ardındaki duvardan,<br />Gözünden düşen bir damla yaş mı boyadı,<br />Yüzündeki hüznün rengini?</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"></span> </div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Gölgenin eşsiz dinginliğinde </span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Saray ve Konak...</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"></span> </div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Sultan Es-Sultan!</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Yıkıntılardan dirilir bir tarih.</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Senin durduğun yerdir</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;">Saray ve Konak...</span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"></span> </div><div align="center"> </div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"></span></div><div align="center"></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-31049790351314074252009-07-05T17:53:00.002+03:002009-07-05T17:57:37.965+03:00Dön Efendim<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SlC_PzKzc3I/AAAAAAAAAOQ/5_22iDrVHzI/s1600-h/Kaf-Nun-.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5354990235097985906" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 224px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SlC_PzKzc3I/AAAAAAAAAOQ/5_22iDrVHzI/s320/Kaf-Nun-.jpg" border="0" /></a><br /><br /><div align="center">Aşkının rahle-i tedrisinde boynu bükük bir bendeyim Efendim!<br />Asırların küf kokulu sevdalarını biriktirip diz çöktüm önünde.<br />Boynum eğik, gözlerim kapalı, dil damakta…<br />Aşkın seccadesinden kaldıramadan başımı,<br />Beni gönlünle doyur Efendim!<br />Susuzluğumun tabiri yoktur lügatlerde<br />Ve<br />Bir mazmunun içinde saklarım düşlerimi.<br />Divanlar şerh edilmeden<br />Ve<br />Şairler tezkirelere hapsedilmeden dön Efendim!<br />Tâkâtimce mihnet verdi ya Rahman<br />Mihnetimce tâkâti sen bağışla Efendim!<br />Kubbelerden kabaran hatt-ı sultani aşkına,<br />Aşk uğruna hattan geçen bende-i sultaniler uğruna,<br />Sultan iken yüz sürüp köle pazarında satılanlar uğruna,<br />Uğrular elinde can çekişen sevdalar uğruna…<br />Bekliyorum.<br />Dön Efendim!</div><div align="center"> </div><div align="center"> </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-25755720206943331102009-06-23T23:15:00.002+03:002009-06-23T23:20:06.777+03:00Uykuda Bir Efendi.<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SkE4yD9794I/AAAAAAAAAOA/gLtQcWshqvo/s1600-h/osmanl305al3ky4.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350620265002563458" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 240px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SkE4yD9794I/AAAAAAAAAOA/gLtQcWshqvo/s320/osmanl305al3ky4.jpg" border="0" /></a><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"><br />Uykuda bir Efendi…<br />Gülümseyişler uykuda.<br />Toprak altına çapraz sıralanmış<br />Çürümeye yüz tutmuş bir boşluğun<br />Seyrek tahtaları arasında…<br />Zümrüt yeşili bir sanduka altına<br />Mühürlenmiş bir sevda…<br />Neylinin sesinden kopmuş<br />Asırlara yenik düşmüş yaslı bir nida:<br />“Gel!” diyor ya hani,<br />Hani “Ne olursan.” diyor<br />“Ne olursan ol yine” diyor ya!<br /><br />Madde manayı yedi<br />Söz sükûta altın geldi.<br />Kesret içinde vahdet ararken<br />Çokluk tekliğe galip geldi.<br /><br />Ömürlük bir söz köpürüyor satırlarda.<br />Avcı ava avlanıyor<br />Ve denizler buluşuyor çorak bir ovada.<br />“Hamdım, piştim, yandım.”<br />Damlalar deniz olmaya yüz tutarken<br />Ay, aşk eliyor gecenin sükûtunda.<br />“Döndükçe etekler yelpazelenir<br />Döndükçe gönülde aşk tazelenir”<br />Mülteci bir ruh terk ediyor<br />Akışkan bir fanilikte bedeni.<br />Kudümler aşka seslenirken,<br />Tennûrelerle beziyor aşk âlemi.<br /><br />“Men çe gûyem vasf-ı ân âlî-cenâb<br />Nist peygamber velî dâred kitâb”<br /><br />Seslenişler susuyor sanduka dilinde.<br />Duruyor semâzenler<br />Ve duruyor dünya…<br />“Kitabı vardır; ama peygamber değildir.”<br />Dese de susuyor dünya.<br /><br />Efendi uykuda…<br />Uykuda hoş görmeler.<br />O, zulme inat uyanık dursa da<br />Anlamıyor,<br />Dinlemiyor,<br />Diretiyor,<br />İnadına uyuyor dünya.</span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:Arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:Arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:Arial;"></span></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-46722474399276386002009-06-22T20:18:00.001+03:002009-06-22T20:21:46.243+03:00Şedde ve Sarı<a href="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sj-9F9djanI/AAAAAAAAAN4/kPzVBC4ORr8/s1600-h/232850.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350202792434952818" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 266px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://4.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Sj-9F9djanI/AAAAAAAAAN4/kPzVBC4ORr8/s320/232850.jpg" border="0" /></a><br /><div align="center"><br /><br /><span style="color:#ffcc00;">Mühür dilinde susamış sevda…<br />Taliklerin arasında saklı<br />Kırmızıya hasret,<br />Karanlığa müebbet,<br />Sessizliğe nevbet…<br />Kıvrımlarında bir aşk yeşerirken,<br />Sarısından dökülen eski,<br />İç içe geçmiş gerçeğin içinde<br />Gökten iner gibi her âyet…<br />Şeddeler ismini saklar satırlarımda.<br />Cezmler sensiz…<br />He’nin gözü yollarda.<br />Sad yaşlanmış.<br />Rik’alarda gizlenir<br />Mühür dilinde susamış bir sevda.</span></div><div align="center"><span style="color:#ffcc00;"></span> </div><div align="center"><span style="color:#ffcc00;">Sarıdır hüznün rengi,</span></div><div align="center"><span style="color:#ffcc00;">renksizlik dökülür karanlıklara</span></div><div align="center"><span style="color:#ffcc00;">Hâmuş dilinde sarı bir sevda.</span></div><div align="center"><span style="color:#ffcc00;"></span> </div><div align="center"> </div><div align="center"> </div><div align="center"> </div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-78222434540274406922009-06-12T18:25:00.003+03:002009-06-12T18:33:31.776+03:00Leylalar ve Mecnunlar<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SjJ0uDXANyI/AAAAAAAAANw/zQwyQwsJiBI/s1600-h/adsız.bmp"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5346464042166794018" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 240px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SjJ0uDXANyI/AAAAAAAAANw/zQwyQwsJiBI/s320/ads%C4%B1z.bmp" border="0" /></a><br /><div align="center"><strong><span style="font-family:arial;"></span></strong></div><br /><div align="center"><strong><span style="font-family:arial;"></span></strong></div><br /><div align="center"><strong><span style="font-family:arial;">Leylâ 1</span></strong></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;">“Mektepte onunla oldu hemdem </span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Bir nice melek-misâl kız hem.”</span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">İki badem tek kabuğa girdi diye</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Not düşmüş minyatürü çizen kalem.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Kays henüz.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Mecnûn değil adı.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Leylâ bildik Leylâ.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Henüz olmamış ismi Mihr-i âlem.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">VeAyrılıkta Kays Mecnûn olur</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Leylâ’nın gönül yurdu</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Bir şeb-i mâtem.</span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><strong><span style="font-family:arial;">Leylâ 2</span></strong></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;">“Ger ben ben isem nesin sen ey yâr</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Ver sen sen isen neyim ben-i zâr.”</span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;">“Kays” dedi Leylâ</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Bir çöl mâteminde.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">“Mecnûn” dedi Kays</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Kays kim oluyor?</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Kays da yok, Leylâ da</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Bir bütün idi âlem,</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Ben bir bütün idim.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Ve Leylâ bütün idi Mecnûn’da.</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">De ki: “Bende kalmadı senlik benlik.”</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Ben Leylâ’yım, ben Mecnûn…</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Ey mihr-i Dilârâ!</span></div><div align="center"><span style="font-family:arial;">Artık Leylâ da yok Mecnûn da.</span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div><br /><div align="center"><span style="font-family:arial;"></span></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-6889466994166203502009-06-10T22:23:00.002+03:002009-06-10T22:26:01.866+03:00Hoş geldin ve hoş gittin Sevgili...<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SjAIq4wlt0I/AAAAAAAAANg/-zrDEhPucjY/s1600-h/0101.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5345782290572490562" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 172px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SjAIq4wlt0I/AAAAAAAAANg/-zrDEhPucjY/s320/0101.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div></div><br /><div>Akşamın kızıllığına bıraktım seni. Martıların kanatlarına muştu misali… Gecenin ayazından sakındım seni ve sabahların ziyasına sakladım gülüşlerini. Güneşin yakışından kendi gölgeme gölgeledim seni. Sakladım bende kalan gözlerinin rengini…<br /><br />Kendime sakladım seni. Dönüşü olmayan bir duruş ve nefeslerimin içinde bir koku… Düşüncelerime sır belledim seni, çıkarmadım kuytularımdan bende bıraktığın öpüşlerin titrek gülümseyişini.<br /><br />Ekmeğimin içine katık ettim seni, dillendirmedim dost meclislerinde, ıslatmadım sağanaklarda hayalini. Kokunu sakladım yastıklarımda ve raflarımın arasına sırladım seni, hiç açılmamış kitapların hiç açılmamış sayfaları arasına.<br /><br />Sakladım seni sevgili. Sonu gelmez bir matemin kızıllığında uykularıma gömdüm seni. Ufukların ardına gömülmüş bir duruş gülümser şimdi omuzlarımda. Kızıl bir karanlığın ardında durur düşlerim.<br /><br />Önce kelam ardı oysa. “Kün!” demişti ya âlemlerin sahibi. Kelam, kalemden önceydi, önceydi sessizliklerin sesi. Elif üzre gülüşler vardı ve elif dilinde seslenişler… Zaman o bildik zaman değildi ve mekân o bildik mekân… Âlem henüz âlem, Âdem henüz Âdem değildi. Biz sulbündeydik vahdetin, tek kabukta iki badem gibi… Yaratıldık ardı sıra, birbiri ardınca dizildi sevdalar. Mayasında aşk varken âlemin, ruhun beni diledi ve ruhum seni diledi. “Kün!” dedi âlemlerin sahibi. Sen bana gelmeyi diledin, ben bana gelmeni diledim. Gelemedin, gelmedin. “Gel sevgili!” diyemedim.<br /><br />Gelişlerin bu güne kısmetmiş meğer. Gidişlerin yarına yazılmış ve sessizliklerin zihnime. İnancım oldun sevgili! İmanım oldun… Hoş geldin ve hoş gittin sevgili… Sevgili… </div><br /><div></div><br /><div></div><br /><div></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-3082016630077952572009-05-05T21:55:00.002+03:002009-05-05T21:57:13.732+03:00Mum Yazıları<a href="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SgCL4Vid_tI/AAAAAAAAANY/yAMLk0M8uSc/s1600-h/Sevdana+Mum.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5332415758777319122" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 216px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://1.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/SgCL4Vid_tI/AAAAAAAAANY/yAMLk0M8uSc/s320/Sevdana+Mum.jpg" border="0" /></a><br /><div></div><br /><div></div><br /><div>Karanlıklarıma alev gibi saldım gözlerini. Küçük bir sevdanın ucundan, büyük bir elem dökülür satırlarıma. Gecenin omzuna dayadım yıldızların rengini. Su kokusunu bekledim İbrahimi ateşlerin içinde. Samanyolu’nun burçlarına mührünü bastım gül yüzünün bengisu pınarlarından dökülen bir elemin içinde. Sevdanın ülkesine sözler dizdim çizgilerimde sen varken. Sen yokken şimdi bir mumun alevine salıyorum gözlerini. Elemlerimin gözünü bağlayıp beyaz bir mendille, kıble sabalarında akıtıyorum sevdamın rengini.<br /><br />Aharlanmış, yanmış, yakılmış ve üzerine kara lekeler saçılmış bir yaşamın en temiz sayfasını arıyorum seni yazabilmek için; ama yetmiyor arayışlar. Hiçbir zamana ve hiçbir mekâna yol bulamıyor senden geride kalanlar. Dededen kalma bir köstekli saat gibi kuruyorum seni her gecenin aydınlığına. Mürekkebi tükenmeye yüz tutmuş bir kaleme kendi canımdan eklediğim rengimi sarıyorum buhurların arasına. Kokun bir tütsü müdür sevgilim? Başım dönüyor ve dönüyor mumun alevi. Tutmayacak mısın elerimden? Yetişmeyecek mi gözlerin sabahıma? Bir gece daha ölüme mi kapanacak hülyalarda seni bekleyen gözler? Bir gece daha, bir gece daha derken ne zamana kadar sürecek acıyan; ama kapanmayan yaralar? Hani resimde “Ihlamurlar çiçek açtığı zaman” diyor ya sevgili! Ben bilmiyorum ıhlamurların çiçek zamanını. Ezbere konuşuyorum durmadan zamansızlığımın içinde, senin yokluğunda avare. Yüzünde çiçekler ne zaman açacak sevdiğim? Bilmiyorum tıpkı ıhlamurlar gibi…<br /><br />Karanlıklarıma alev gibi saldım gözlerini ve bir mumun titrek sevdasına bıraktım nefes alıp verişlerimi. Yüzünde çiçekler açsın artık sevdiğim. Açsın ki mumlar ölmeden ve nefeslerim tükenmeden yetiş bana. Yüzünde çiçekler açsın ki öğret bana ıhlamurların mevsimini.</div><br /><p> </p><p> </p>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-205147112115976779.post-73229327664315362822009-04-22T01:11:00.002+03:002009-04-22T01:18:00.320+03:00NEYE YARAR?<a href="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Se5F-94jUyI/AAAAAAAAANI/X__4iQEcOJw/s1600-h/yangin2.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5327272357291840290" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 145px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="http://3.bp.blogspot.com/_esBvUn9iWpk/Se5F-94jUyI/AAAAAAAAANI/X__4iQEcOJw/s320/yangin2.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify"></div><br /><div align="justify">Sevgili!<br />Yüreğimden başka yerde adı sanı olmayan sevgili! Ketumken bile bana kendisini sevdanın renginde gösteren sevgili! Düşlerimde okudukça seni daha bir yeşilleniyor âlem ve hâneme kokun doluyor sevgili.<br />Sen bayramları devirirken geride bıraktığın sevdaların üzerine ben hala seni bekliyorum sevgili. Eski nefeslerini verip yenilerini alırken sen, ben seninle aldığım nefesleri inatla içimde tutuyorum sevgili.<br />Senin bekleyişlerin bana mirastır şimdi. Gözlerim o bilmediğim yokuşta takılı… Telefonların hiç gülmeyen mesaj hanelerinde bile gülüşlerin yankılanır sevgili. İlk günkü kadar acıyor içim, henüz iki bayram geçti biliyorum. Biliyorum sensiz geçmeyeceğini acıların.<br />Sevgili! Olmayacak dualara amin diyorum şimdi tıpkı senin dudakların dudaklarımmış gibi.<br />Sevgili! Yüreğimden başka yerde anı sanı olmayan sevgili! Hala bekliyorum seni. Gelişlerin gülüşümdür hayata. Sessizliklerin ölümdür suskunluğuma. Yokuşta kalmasın gözlerin, devir artık bayramları da dinsin bu sessizliklerim.<br />Sevgili! Suskundur odamda ölüm. Nefes alışlarım eksik ve aksak. Eksik kalmış sevdaların aşkına… Su üzerine gözyaşlarımla yazdığım sevdamın aşkına… Tâhâ ve Yâsin aşkına… Yunus ve Emre aşkına… Öncesinde senin aşkın yokken neye yarar ölüm.<br />Sevgili! Adımlarımın izi yok sensizken ve gölgeler terk etti beni güneşim beni terk etmişken. Bir gülümseyişe şâyestedir gönlüm. Dokunuşsuz, görüşsüz, öpüşsüz tek bir gülüş yeter bana. Eksik sevdalarını sal denizin sularına, ben yelkenim sana. Gözlerini ayır dönüş yollarından ve ayrılsın gözlerim dönüşsüz yollardan. Ses var bana sevgili! Ruhumu azat eyle can kafesinde seninle tuttuğum nefeslerimden.<br />Biçimsiz, gereksiz, sıradan bir sevda değil “Aşk” dedikleri. Aşk’ın adı sensin bana ve neye yarar yaşam senin aşkın yokken bana…<br /></div>İSMAİL EMREhttp://www.blogger.com/profile/05839305452246902236noreply@blogger.com2