
“Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok
Esûs ki gamdan beni âzâd edecek yok
Yâ Rab! Ne için zâr-ı Nigârı şu cihanda
Nâşâd edecek çoksa da dil-şâd edecek yok.”
(Nigâr Hanım)
Değmeyin efkârıma, hicranıma değmeyin. Değmeyin mihrabıma, sultanıma değmeyin. İsterse yakar ateşlerin içinde, hüsranıma değmeyin. Değmeyin fermanıma, padişahıma değmeyin.
Vurdular seni. Tam kalbime nişan alıp öylece toprağa serdiler seni. Kendi kanımla, kendi canımla beslediğim; bir nisan yağmurunun halvetiyle toprağımda su diye demlediğim; vurdular seni.
Vurdular seni, tam gönlüme nişan alıp vurdular seni. Zamanın ötesinden seslenişlerle sevdalarımı yollarına serdiğim ve bir mumun alevinde sabahımın ziyasını rüzgârına verdiğim, vurdular seni.
Değdiler sana ve vurdular seni. Adını andılar benden evvel. Adlarını andırdılar dillerine ve gözlerine yaşlar düşürdüler. Yaktılar seni. Hasrette bıraktılar ve bir uçurumun kenarına attılar seni. Değdiler sana, yüreğine dokundular benden evvel. Ateşin hârında kavurdular benliğini. Kırdılar ve yıldızsız bir semanın altında, saba rüzgârlarına saldılar seni.
Değdiler sana, gönlüne girdiler benden evvel. Şiirler söylettiler yüreciğine ve elem söylettiler dillerine. Üzdüler seni. Geceleri nöbette ve vuslatları hasrette koydular sen gözlerini yokuşlara dikmişken. Vurdular seni efendim. Benden evveldi vuruluşların. Değdiler sana efendim.
Şimdi ben değemiyorum sana. Sen onları unutmadan, ben kendimi anımsatamıyorum hasretlerimi yolladığım baharıma. Yollarından dönemiyorum efendim. Denizlerin kıyısına martı gibi vuruyorum kendimi. Bir dalganın köpüğünde bekletiyorum gözlerinin sitemini. Ketumluğunu özlüyorum efendim ve değemiyorum siyahına. Seslenemiyorum sana efendim. Ses edemiyorum ve karanlığa söz geçiremiyorum. Değdiler sana ve tam kalbime nişan alıp vurdular seni.
Şimdi bir feryâd vaktidir imdâdın olmasa bile.
Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok, esûs ki beni gamdan âzâd edecek yok. Değmeyin efkârıma, değmeyin hazanıma ve değmeyin baharıma. Sen benim için hem efkârsın, hem hazan ve hem hüzün sevgili. Bir baharsın gelişinle ve hüzünsün terk edişinle. Sen cânıma cânsın efendim, bir gülümseyişinle.
Değmeyin hicrânıma, değmeyin sultanıma, mihrâbıma değmeyin. Suretiyle yakan, merhametiyle yaktıran padişahıma değmeyin.
Değmeyin feryâdıma, imdâd edecek ummanıma değmeyin.
Esûs ki gamdan beni âzâd edecek yok
Yâ Rab! Ne için zâr-ı Nigârı şu cihanda
Nâşâd edecek çoksa da dil-şâd edecek yok.”
(Nigâr Hanım)
Değmeyin efkârıma, hicranıma değmeyin. Değmeyin mihrabıma, sultanıma değmeyin. İsterse yakar ateşlerin içinde, hüsranıma değmeyin. Değmeyin fermanıma, padişahıma değmeyin.
Vurdular seni. Tam kalbime nişan alıp öylece toprağa serdiler seni. Kendi kanımla, kendi canımla beslediğim; bir nisan yağmurunun halvetiyle toprağımda su diye demlediğim; vurdular seni.
Vurdular seni, tam gönlüme nişan alıp vurdular seni. Zamanın ötesinden seslenişlerle sevdalarımı yollarına serdiğim ve bir mumun alevinde sabahımın ziyasını rüzgârına verdiğim, vurdular seni.
Değdiler sana ve vurdular seni. Adını andılar benden evvel. Adlarını andırdılar dillerine ve gözlerine yaşlar düşürdüler. Yaktılar seni. Hasrette bıraktılar ve bir uçurumun kenarına attılar seni. Değdiler sana, yüreğine dokundular benden evvel. Ateşin hârında kavurdular benliğini. Kırdılar ve yıldızsız bir semanın altında, saba rüzgârlarına saldılar seni.
Değdiler sana, gönlüne girdiler benden evvel. Şiirler söylettiler yüreciğine ve elem söylettiler dillerine. Üzdüler seni. Geceleri nöbette ve vuslatları hasrette koydular sen gözlerini yokuşlara dikmişken. Vurdular seni efendim. Benden evveldi vuruluşların. Değdiler sana efendim.
Şimdi ben değemiyorum sana. Sen onları unutmadan, ben kendimi anımsatamıyorum hasretlerimi yolladığım baharıma. Yollarından dönemiyorum efendim. Denizlerin kıyısına martı gibi vuruyorum kendimi. Bir dalganın köpüğünde bekletiyorum gözlerinin sitemini. Ketumluğunu özlüyorum efendim ve değemiyorum siyahına. Seslenemiyorum sana efendim. Ses edemiyorum ve karanlığa söz geçiremiyorum. Değdiler sana ve tam kalbime nişan alıp vurdular seni.
Şimdi bir feryâd vaktidir imdâdın olmasa bile.
Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok, esûs ki beni gamdan âzâd edecek yok. Değmeyin efkârıma, değmeyin hazanıma ve değmeyin baharıma. Sen benim için hem efkârsın, hem hazan ve hem hüzün sevgili. Bir baharsın gelişinle ve hüzünsün terk edişinle. Sen cânıma cânsın efendim, bir gülümseyişinle.
Değmeyin hicrânıma, değmeyin sultanıma, mihrâbıma değmeyin. Suretiyle yakan, merhametiyle yaktıran padişahıma değmeyin.
Değmeyin feryâdıma, imdâd edecek ummanıma değmeyin.