10 Kasım 2008 Pazartesi

Sevgili..!



İnancıma, sevdama ve saklı kalmış gülüşlerin aşkına…

Gayya kuyularında saklanan ruhum! İnci ve mercan dilinde bir sükûnetin sütunlarına saklanmış ruhum! Kuleler önünde uğrulara haraç mezat satılan ruhum! Ses ver bana… Bârihâ’nın sonsuzluğunda, bir çöl çiçeğinin susuzluğuyla… Ses ver bana… Kor gibi yakan güneşin önüne gerilen bir küçük bulut edasıyla… Geceleri yıldız yıldız, gündüzleri vakfe vakfe bir gülüş gönder bana.

Ses ver bana sevgili! Dönüş yolunda bir kafileyi bekler gözlerim. Develerin ayaklarına bağlanmış gibi yerde sürünüyor adına ruh denilen gafletim. Hasret kast ederken canıma, hazanın son yaprağıdır sararmış benzimde gülüşlerim. Hacle hacle sağanaklarla yol açarım sana sinemde. Bir ses için yakarım Mecûsilerin ateşini ve bir sesin içindir Kisra Saraylarının sütunlarını yeniden dikişim.

Ses ver bana sevgili. Bari sen küsme. Küsüşlere alışkın değil kuruyan göller. Terk edişlere alışkın değil hasret hasret büyüyen yüzümdeki çizgiler. Leyla’ya tutturdum yasını asırlardır. Şirin’e sakladım sabrın goncasını. Züleyha yanışlara gebe, bir doğumun arafesinde. Sadece sen diye, sadece sen gel diye.

Sen sadeliksin bana ve çocukluğumun beyaz takkesi… Kararmış bir bedenin içinden yeşeren ve masum küçük eller elinde büyüyen bir eski zaman ayinesi… Yokluğun asır gibidir seslendiğim ruhuma. Uzaklığın Mısır çölleridir gönlümün azabına. Gönlüm gönlüne ve gözlerim gülüşüne meskendir sevgili…

Bülbüller terk etti gül bahçelerini ve güller nalân oldu yokluğunda. Kırmızı bir can suyu dökülüyor ayaklarımın ucuna. Tâhâ ve Yâsin aşkına… Sevgili! Dön artık yurduna.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

"Ses ver bana… Bârihâ’nın sonsuzluğunda, bir çöl çiçeğinin susuzluğuyla… Ses ver bana… Kor gibi yakan güneşin önüne gerilen bir küçük bulut edasıyla… Geceleri yıldız yıldız, gündüzleri vakfe vakfe bir gülüş gönder bana."

Bu satırları okuduktan sonra sesinize ses vermeyenin aklından şüphe ederim. Yazınız bütünüyle muhteşemlik arzediyor ancak son bölüm apayrı.

"Bülbüller terk etti gül bahçelerini ve güller nalân oldu yokluğunda. Kırmızı bir can suyu dökülüyor ayaklarımın ucuna. Tâhâ ve Yâsin aşkına… Sevgili! Dön artık yurduna."

Rabbim nasıl bir kalem vermişse eminim öyle de bir gönül büyüklüğü vermiş size. Tabrik ediyorum şair. Özellikle şair diyorum çünkü yazılarınız şiir gibi...

Züleyha

Adsız dedi ki...

Harika bir yazı daha. Kalemine sağlık kardeşim. Gerçekten keyif almamak mümkün değil yazılarını okurken. Bambaşka bir zamana bambaşka iklimlere yolculuğa çıkıyorum zulama aşkı alıp. Var ol ciğerim. İyi ki varsın. Ş.Sadi

Adsız dedi ki...

"Sen sadeliksin bana, çocukluğumun beyaz takkesi..." Hocam, bir şiiriniz vardı İçimdeki Çocuk diye. Bu satırları okurken aklıma geldi. Mail yoluyla gönderir misiniz ya da burada yayınlasanız... :) Hoş bir şiirdi.

Yasemin Güzelyalı

AŞK'A ŞİİR AŞK'A SEMA